Pırlanta Hakkındaki Her Şey

Pırlanta Hakkındaki Her Şey

      PIRLANTA HAKKINDAKİ HER ŞEY

Pırlanta, efsaneleri ve büyülü özellikleriyle birçok insanı kendine tutsak etmiştir. Dünyanın en zengin ve güçlü insanları şevkle peşinden koşar hale getirmiştir. Pırlanta akılları baştan alan bir hazinedir. Pırlanta büyüleyicidir ve gizemlidir. Pırlanta yüzyıllardır insanoğlunu büyülemiştir. Sadece nadir ve güzel olduğu için değil aynı zamanda da sihirli oldukları için. Hiçbir araçla kesilemez, gizemli bir biçimde en hiddetli ateşle bile zarar görmezler ki bu da pırlantaların doğaüstü güçleri olduğu inancına yol açar.
Pırlanta Yunanlılara göre Tanrının gözyaşlarıydı. Romalılar yıldızlardan dökülen kırık çömlek parçaları olduklarına, Hintlilerse hastalıkları, hırsızları ve şeytanın güçlerini defeden nazar tılsımları olduklarına inanırlardı. Başka kültürlerde de pırlantaların rahatsızlıkları iyileştiren ve bilgi bahşeden taşlar olduğuna inanırlardı. Pırlanta, efsaneleri ve bu büyülü özellikleriyle birçok insanı kendine tutsak etmiştir. Dünyanın ez zengin ve güçlü insanlarını şevkle peşinden koşar hale getirmiştir. Pırlanta akılları baştan alan bir hazinedir. Ruhunda nice kazanılan ve ihanet edilen aşk hikayeleri, tutku ve entrika hikayeleri, fethedilen ama sonra kaybedilen imparatorluk hikayeleri; yani içinde pırlantanın güzelliğini, büyüsünü ve gizemini taşıyan öyküler barındırır.
ELMASIN OLUŞUMU
Elmaslar milyarlarca yıl önce, neredeyse zamanın başlangıcında oluşmuştur. Her elmas son derece yaşlıdır, hatta dinozorların var olduğu dönemlerden bile çok daha önce oluşmuştur. Gökyüzündeki bazı yıldızlardan bile daha yaşlı olan pırlantanın geçmişi, hayret verici bir yolculuk çok eski bir elementi, dünyanın ölümsüz mücevherlerden biri haline getirmiştir. Son derece yüksek ısı ve basınç altında yer kabuğunun derinliklerinde kristalleşen elmas, çok değerli sırlarını, yanardağlardaki volkanik lavların yardımıyla dünyanın yüzeyine taşıyana kadar korudu. Daha sonra da binlerce yıl boyunca doğanın yıpratıcı etkileriyle karşı karşıya kaldı. İnsanoğlunu şaşırtan bu zorlu yolculuğa, sadece az bir kısmı sabırla dayanarak bulunmayı başardı. Bunların da çok az bir miktarı mücevherde kullanılabilecek büyüklük ve kaliteye sahiptir. Bir genelleme yapılacak olursa, tüm bir madenden çıkarılan elmasların %20’si mücevher yapabilecek büyüklük ve kaliteye sahiptir. Kalan kısmı endüstriyel elmasların çoğu De Beer’ Central Selling Organisation (C.S.O) tarafından pazarlanır. Londra’daki genel merkezlerinde, elmaslar ayrılır, sınıflandırılır, değeri belirlenir ve sonra dünyanın dört bir yanındaki elmas kesimcilerine satılır. İşlenmemiş elmas 5000’den fazla sayıda kategoriye ayrılır ve sonra Londra’da yılda 10 kez düzenlenen bir organizasyonla satışa sunulur. C.S.O’nun hatırı sayılır finansal kaynakları, elmas piyasadaki geçici dalgalanmaların dengelenmesini sağlamaktır. Stratejik pazarlamayla, dünya elmas satışları dengeli bir seviyede tutulmaktadır.
ELMASIN MADEN OLARAK KEŞİF HİKAYESİ
Hikaye, 2800 yıl önce Hindistan’da başlar. Hintliler, M.Ö. 800 yılında elmas çıkarmaya başladılar. O, minerallerin en güzeli ve en sertiydi. Hindistan, 18. yy’ın başlarına kadar dünyanın tek elmas üreticisi olarak kaldı. Avrupa’nın başlıca limanları, Hindistan ile yaptıkları alışverişle, elmas ticaret ve endüstrisinin merkezi haline geldiler. 1725 yılında, Brezilya’da yeni tabaklar bulundu ve sonuç olarak, daha önceleri aristokrasi ve kraliyetin bir ayrıcalığı olan elmas, yeni bir varlıklı orta sınıfın ulaşabileceği bir yere geldi. 1866 yılında, Güney Afrika’ da elmas bulundu ve gerçek elmas izdihamı başladı. Yeni madenlerin etrafında hızla kasabalar insanlar arasında birçok parçalara bölündü. Zaman zaman bazıları haklarını bir yarışta üzerine oynanılan ödüller haline getirdiler. Böylece herkese bir oyunda ya da yarışta kazanabilecekleri, üzerinde elmas bulunan bir arsaya sahip olma imkanı verilmiş oldu. Daha sonra Afrika’nın diğer bölgelerinde de tabakalar keşfedildi. 1948’de Doğu Sibirya ve Rusya’ da yeni tabakalar bulundu. Ancak modern elmas çağını başlatan ve bu güzel taşı herkese sunan olay 1866’da Güney Afrikada’ki keşifti. Günümüzde birçok yeni ve modern yöntem kullanılsa da elmas bulmak hala çok zorlu bir uğraştır. Jeologlar doğanın en değerli taşlarını Sibirya’nın ve Kanada’nın donmuş tundralarından, Afrika’nın sıcaktan yanan çöllerine ve okyanus diplerine kadar her yerde arıyorlar. Tek bir elmas bulmak için bir evi dolduracak kadar toprağı elenmeleri gerekiyor.

YORUMLAR

Lütfen mail adresinizi ve adınızı yazın